17 Şubat 2010 Çarşamba

Devil, The Evil

Devil, The Evil. Yok, yok korku filmi gibi bir yazı olmayacak bu. Bir hikaye var sadece aklımda, hayali olan. Bazı bazı ben olan, bazı bazı o, bazı bazı tanıdık bile olmayan. Anlatmaya korktuğum bir hikayem var benim. Birileri okuyunca utanacağım bir hikaye hemde.Okununca beklenti içinde olduğum sanılacak çünkü. Hayır hayır sanılmasın. Yok beklentim benim. Belki birileri üstüne alınacak. hayır hayır alınmasın kimse üstüne. Mesaj göndermeye çalışmıyorum. Sadece bir hikaye işte, belki de asla gerçeğe dönüşmeyecek bir hikaye hemde. Belki de sadece bir masal. Ne tamamen gerçek, ne de tamamen yalan. Belki kahramanları bile hayal ürünü olan bir hikayenin masalı var aklımda.


'Sana güvenmek için zamana ihtiyacım var.' dedi çocuk. Kız, sanki küçük bir çocuk annesine soruyormus gibi 'Ama bu kadar mı güvenilmezim?' dedi.
'Hayır' dedi çocuk. 'Hayır, güvenilmez değilsin, Sen sadece Sensin. Sen olman yeter.' Kabul ediyor kız. Zaman tanıyor umutla. Öyle karar veriliyor. İsyanlarını bile susturuyor. İnaniyor çünkü bir gün tamamen mutlu olacaklarına, boşlukları beraber dolduracaklarına.

Çocuk, sıfatlardan kaçarken, herkes onları sıfatlandırmaya basladı. Çocuk karşı gelmedi, ama kabul de etmedi. Açıklamalarla savaşan kız oldu.
'Askım demek istiyorum.' Kız en büyük sırrını veriyormuş gibi fısıldadı. Suskunluk girdi odaya, kapalı kapıyı yavaşça aralayarak. 'Ama karşılığı olmayacaksa üzülürüm.'
'O zaman deme' dedi çocuk. Karşılık alamamaktan, daha ağır olandı bu. Çocuk yine bulmuştu daha kırıcı olmanın yolunu. 'Lütfen yine başlama.'

Kız bütün yolları kapatsa da, çocuk kaçacak yol buluyordu yinede. Onlarca yolu vardı çocuğun. Biri kapansa diğerinden gidiyordu. Kız hepsini birden kapatamıyordu. Yetişemiyordu. Hem ne yapsa yetmiyordu çocuğa. Çocuğa yetmiyordu kızın onu olduğu gibi seviyor oluşu, üstelik daha 'Seni Seviyorum' bile dememişken. Sözcüklerine inanmıyordu kızın. Davranışlarından, ayrıntıdaki yanlışları yakalıyordu ısrarla. İnanmıyor çocuk, inatla inanmıyor. Kız, tam oluyor, tam seviyor derken, yine sevmediğini söylüyor çocuk. Düşüyor kız, her geçen gün umudunu yitiriyor. Dayanıyor yine de. Zaman veriyor. Hangi ara, çizelgede bu kadar öne geçtim?

Kovdu suskunluğu sonra kız. Ağlamadı bu sefer. Üzüldüğünü bile belli etmedi. Onun yerine kendini An'a bırakarak öpücüklerle uyuyakaldı. Hiç bırakmadı çocuk onu uyurken. Hem kız artık korkarak da uyanmıyor uykusundan. Kız daha önce kimseyle bu kadar uyumlu uyumamıştı. Kocaman yatakta, küçücük yerde sıkışmaktan hiç bu kadar mutlu olmamıştı. Hem daha önce hiç uykuda öpücük gelmemişti kendisine.

Ama iste bu ben yetersiz kalıyor bazen. Ya da yetersiz kalan o oluyor. Hem bu ben, karda yürüyüp ayak izlerini bırakıyor ortalık yerde. Hiç gizli oynamıyor ki oyunlarını. Oynayamıyor. Gizleyemiyor. Hem kardaki izlerde silinmiyor zaten. İstemiyor bu ben kötü olmak, ama yine de 'Devil, The Evil', işte bu ben oluyor zihinlerde. O sıfat hiç ölmüyor. İsmim 'güvenilmez' den de öte oluyor.

Hiç yorum yok: