13 Eylül 2010 Pazartesi

Sen mi buyuksun Ben mi?

Kiyida durdum once. Eteklerimi dizime cekip. Denizin sonu gozukmuyordu alisik oldugum gibi. Gozlerimi kapayip derin nefesler aldim. Sanki bir okyanus havasi. Aslinda sadece bir deniz, bir kiyi. Boyumdan buyuk dalgalar anca bileklerime ulasabiliyordu. Kiyidaydim ama sanki denizin ortasindaydim. Bana meydan okuyabilen dalgalar anca dizlerime degebildiler. Hafifce eteklerimi islatarak. Ama onemi yoktu. Dalgalar ayaklarimin altindan kumlari cekerken birakiyordum nefesimi. Ilk defa sigaraya ihtiyac duymadim. Biraktim dalgalara butun gecmisimi, hayatimdan gecen butun anilari. Akmalarina izin verdim parmak uclarimdan.
Sen mi buyuksun ben mi? Diye bagirdim denize, denize karsi. Yukseldim, ruhumun salinmasina izin verdim. Evet artik ben daha buyuktum o boyumu asan dalgalardan. Ben daha buyuktum ucsuz bucaksiz bu denizden. Butun herseyimi alip gitti o dalgalar, o deniz. Artik gecmisimin agirligi Deniz Baba'daydi. Ben kurtulmustum, sira ona gecmisti.
Uzunca bir sure sadece kendi golgem sahitti arinisima. Bir tek o ortakti butun anilarimin akip gitmesine. Sonra baska bir golge takip etmis ayak izlerimi. Farketmemisim once. Kac zamandir izliyordu o golge, golgemi bilmiyorum. Ben varligini hissettim sadece. Varligini hissedince anladimki, beni ondan uzaklastirabilecek buyuklukte bir dalga yok.
Sonra; Son kez tekrar bagirdim: 'Sen mi buyuksun ben mi?'
Ama bu sefer yalniz olmadigimi bilerek, anilarimdan vazgecip gelecege guvenle bakarak.
Sonra bir baktim Golgem bana eslik etmekte olana sarilmis. Onun sigarasindan cekmis icine, alkolune ortak olmus.
Sonra iki Golge beraber bagirmis:
'Sen mi buyuksun Ben mi?'


- Posted using BlogPress from my iPhone

Hiç yorum yok: