10 Temmuz 2011 Pazar

Bon Jovi Konseri

Evet sonunda buraya yazabiliyorum. Öncelikle hayallerimden birini gerçekleştirmiş bulunmanın dayanılmaz hafifliğindeyim. Geriye kitap yazmak ve Mustang (tercihen 68 model) sahibi olmak kaldı. İnsanın hayallerini gerçekleştirdiği zaman yaşadığı rahatlama ve mutluluk gibisi yokmuş arkadaş. Bunu anladım. Neyse, öncelikle bu yazımda, benim yaşadığım maceralar -ki size enteresan gelmeyebilir-, ve sonrasında da konser gözlemlerim olacak.


Efendim, sabah evden erken çıkacağımız için sevgili Topik bende kaldı konserden bir önceki gece. Sabahta 9.30 civarında uyanıp hazırlıklara başladık. Saat 10.30 civarıda evden çıktık. Yaklaşık 20 dakika süren inanılmaz bir yolculuktan sonra stada ulaşmıştık fakat sevgili taksici şöför bey amca bizi otopark girişinde bıraktığı için, gerek otoban kenarında yürüyerek, gerek saçma sapan otluk alanlarda mahsur kalmak suretiyle, yaklaşık 1 saat sonunda  metro girişine ulaşmayı başardık. Metro girişinden stadyuma doğru ilerlerken,2 kız daha in ve cinin top oynadığı izbe karanlık (aynı zamanda serin) otoparkımsı bir alanı çeşitli işçi ve görevlilerle yürüyerek aştık. Bunun sonrasında tekrardan güneşi görmek suretiyle sıraya girmiş insanlara doğru yönelerek, sıradaki yerimizi aldık. İlerleyen saatlerde yanımıza başka arkadaşlarımızda geldi. Falan filan derken ben 3. derece güneş yanığı oldum. (Şuanda her tarafım ilaç ve güneşle temas yasak.) Neyse bunlar kişisel detaylardı. Şimdi biraz konser alanı ve organizasyondan bahsedeceğim.


Efendim öncelikle söylemek istediğim şey organizasyonun tam anlamıyla bir felaket olduğudur. Annesinin ölümünden dolayı sahneye çıkmaktan vazgeçen ŞEbnem Ferah yerine altarnetif birini bulmadıkları için (bul-a-madıklarını düşünmüorum) saat 3te açılacak olan kapılar 5 gibi açıldı. Ve bizim beklediğimiz alanda kesinlikle WC yada seyyar WC bulunmadığından zor anlar yaşadık. Malum güneşin altında saatlerce durduğumuz için stabil bir sıvı tüketimi içindeydik. Saat 17:00 gibi kapılar açıldı fakat yine de stadın içine alınmadık. Stada girmemiz 18:30 civarı gibi gerçekleşti. Sahaiçine girdiğimizde herhangi bir alkol satışı olmadığını öğrendik. Fakat sonradan el altından bira satışı olduğunu çözdük. İlk biralarımızı aldık. İkincileri almaya gittiğimizde ise, sahaiçine bira satışının kalktığını, sadece VIP olan kısımda satışın olacağını öğrendik. Ben konsere odaklandığım ve devamlı Wc ye gitme derdim olmasın diye zaten sıvı almayı düşünmüyordum fakat yine de bir sinir artışı yaşandı. Yani dediklerini odur ki; "Hem fakirsiniz(sahaiçi biletler) hemde sarhoş olamazsınız" Gerçi daha sonradan edindiğimiz bilgilere göre satılan bira zaten alkolsuzmuş. Bunun anlamsızlığını burda tartışmayacağım bile. Alkolsuz içecek içmek sadece çiş getireceğinden alkolsuz bira içmekte bir o kadar aptalca. Birde çıkışta yaşanan metro izdihamı vardı. Biz o kalabalığa girmeyip, duvardan yandaki inşaat alanına atlayıp ordan kaya birikintilerini ve küçük tepeyi aşarak Tem'e ulaşmayı başardık.


Stadla ilgili görüşlerim ise şöyle. Stad hakkaten çok güzeldi. Benki pek stad bilmem ama gerçekten insan hayran kalıyordu. Ama sıkıntısı, çok eko yapmasıydı.Akustiği bozuk bir stad olmuş. Yani konser yapmaya uygun değildi bence. Olimpiyat stadında katıldığım U2 konserinde kesinlikle böyle bir problem yoktu ve bu konserinde kesinlikle Olimpiyat stadında yapılması gerekiyordu bana göre. Ben organizasyon şirketini suçluyorum ve bir daha bu şirketin organize ettiği bir konsere gitmeyi düşünmüyorum açıkcası.


Konser başladığında yaklaşık olarak bazı boş alanları göz önünde bulundurmaz isek, her yer doluydu ve sanırm 60bin kişi vardı. Katılanların yaş ortalaması 30-40 arasında olduğundan dolayı çok keyifli bir kalabalıktı. Hiç kimse birbirine rahatsızlık vermedi. Bon Jovi çıkmadan önce arkadaşlar edindik, setlist üstüne konuştuk, grupla ilgili bildiğimiz şeyleri paylaştık. (Bu arada yasıktır ki, birazcık yaşlandığımızı anladık, daha dünün poposu bezli çocuklarıydık biz) Öyle bir kalabalıktı ki bu, grup sahneden ineceği zaman, seyirciler konser alanını öyle bir inlettilerki, tekrar çıkıp 3 sarkı daha söylediler. Grup elemanlarının yüzlerinden, ne kadar duygulandıkları ve mutlu oldukları belli oluyordu. Maroon5 konser rezaleti gibi kesinlikle değildi.


Konser başladığında, hemen hemen her şarkıya bütün stad olarak eşlik ettik. Ve bu inanılmaz bir duyguydu. Gerçekten o kalabalığa dahil olduğum için kendimle gurur duydum. (Bu arada ilk sahneye çıktıklarında gözyaşlarıma hakim olamadım.) Grup yaklaşık 2 saat 40 dakika boyunca ara vermeden sahnede kaldı. Ben bir ara baya baya bayılcak gibi oldum çünkü şarkı söylemek bana göre çığlık atmak olduğundan, nefes almakta problem yaşadım. Fakat Jon Bon Jovi'nin inanılmaz performansı karşısında kesinlikle 1-2 şarkıda dinlenmeyi bile göze alamadım. Topikle önümüzdeki güvenlik görevlisinin suyunu istedik utanmadan.Çünkü öleceğimi bilsem gidip su almazdım yerimden ayrılıp. Adamda halimize acıyıp suyunu bize verdi. Suyu içtikten sonra kendime geldim. Ama ben 25 yasında bu kadar kesildiysem, 49 yaşındaki bir insanın performansı gerçekten takdir edilesi bir durumdu. Bir ara Jon Bon Jovi, Bon Jovi isimli 10 numaralı Türkiye formasını  giydi ve yaklaşık 5-6 sarkı boyunca üstünde kaldı.


Jon Bon Jovi'nin yaptığı Mick Jagger taklidi komik olduğu kadar inanılmazdı da. Ses taklidini ve Mick Jagger'in imzası haline gelmiş olan dans shovunu kusursuz yaptı. İnanılmaz eğlenceli bir görüntüydü. Söylediği 'Pretty Woman' şarkısı ise konsere ayrı bir hava kattı.


Konserle ilgili tek pişmanlığım VİPten bilet almamam olmuştur. VİPten sonraki kısımda en önde yer bulmuş olsamda, (7 saat önce gittim olsun o kadar) yine de daha yakın olmak isterdim. Bir daha Türkiye'ye gelirler mi bilemem ama, muziğe veda etmeden bir turne daha yaparlar diye ummaktayım. Ve o turneyi yaptıklarında Avrupadaki bütün konserlerine VIPten bilet alıp katılacağım.


Son kez olarak, bu konser benim hayatımın konseriydi. İlerde çocuklarıma 'Ben o konsere gidip sesim kısılana kadar şarkılara eşlik etmiştim' diyecek olmanın mutluluğu bir başka. Bitmiş olduğuna hala inanamıyorum. Ama dün gece gerçekten TT Arena da bir tarih yazıldı ve ben bunun bir parçasıydım.


I WAS THERE, TT ARENA. 08.07.2011

Hiç yorum yok: