2 Mart 2012 Cuma

İş sabahı

Şuanda şirkette bir iş sabahındayım. Mesai başladı aslında fakat nedense üstümde bir rahatlık var, öyle bir rahatlıkki yazı yazıyorum işte..

Artık eskisi gibi yazamamamın bana göre birden fazla nedeni olsa bile, sanırım en çok etkili olanı artık kitap okumaya zaman ayıramıyor oluşum. Hayalgücümü çalıştıran şeymiş kitap okumak. Kitap okumayınca pek fazla düşünmüyor insan, hayaller kurmuyor, kendi içine dönmüyormuş. Ya da sadece ben böyle hissediyorumdur kim bilir.

Bu aralar Immanuel Kant'ın Biyografisini okuyorum. İş Bankası Yayınları- Manfred Kuehn. Böyle filozofların biografilerini okumak zor aslında, bilmediğiniz bir sürü terimler çıkıyor, okuyorsunuz okuyorsunuz araştırıyorsunuz sonra bir şey oluyor "Anaaamm buu, bumuymuş?" diyorsunuz. Ama onu çözene kadar beyin çalışıyor, düşünüyor, aynı kelimeye farklı anlamlar yükleyip en mantıklısına ulaşmaya çalışıyor. Bunu benim gibi hayalperest bir insan yapınca tabi aklımın içindeki ortamda tam bir şölen havası.

En son "Pietizm"e takmıştım. Okudum okudum araştırdım, ingilizce yaptım bu araştırmaları daha çok. Ben daha çok böyle hem dinsel hem felsefi bir akım olarak düşünürken sonunda anladımki bildiğimiz "Protestanlık" anlamına geliyormuş. Gerçi hem dini hemde felsefi bir akım olarak sayılabilir bence.

Biyografi kısmına daha yeni geçmiş olmama rağmen, (giriş bölümü baya uzun ve anlaması, takip etmesi zorluydu), okuduğum ve düşündüğüm kadarıyla, zaten felsefe ve din hep iç içe. Bazen bazıları için dost bu iki kavram, bazıları için düşman. Ama yine de hep iç içe. Okullarda okutulan kitaplar hep dinlerin Kutsal Kitapları. Sanırım o zamanlarda pek fazla yazılı kaynak olmamasından dolayı, Kutsal Kitaplar ders kitabı gibi işleniyor ve yorumlanıyormuş.
Ülkemizde kuran kursları, imam hatipler falan var biliyorum ama ben hiç gitmedim, ama günümüzde ders kitabı gibi Kutsal Kitap okumak yorumlamak baya garip bir şey olsa gerek. Cebir dersleri falanda var fakat hep ağırlıklı eğitim bu Kutsal Kitaplar üstünden.

Mesela şuanda o zamanlarda yaşasaydım nasıl olurdu diye düşünmekteyim. Hayalgücüm bunu zorluyor şimdi. Belki kendimle ilgili bir şey keşfederim diye.

Kitap okumanın en çok bu kısmını seviyorum. Okuduğunuz kitap çok ciddi bile olsa, okurken zorlansanız bile, size yine de bir şeyler katabiliyor, sizi alıp bir yerlere götürebiliyor. Ve eninde sonunda o kitap bittiğinde, ilk okumaya başladığınız andan daha farklı bir insan oluyorsunuz.

Aman neyse, başlığıma bak yazdıklarıma bak şimdi. Ama değiştirmiyorum yinede başlığı, hoş görün nolur.

Hiç yorum yok: