2 Mart 2012 Cuma

Kaçmak Vardı


Seninle kaçtığımı düşündüm demin. Kaybolmak istediğim, her şeyden darlandığım bir anda, bütün eşyalarımı geride bırakarak senle kaçtığımı düşündüm.

Arkadaşlarla masadayız, muhabbette. Rakı içmek istiyor o anda canım. Tek içerim ben rakıyı, ama durmam. Zorla durdurulmaya çalışıyorum. Kendim olamıyorum adeta. Kelimelerim mühürleniyor ağzımı her açtığımda. Boğazımdan aşağı inen sıcağa rağmen bir türlü rahatlayamıyorum. Koyveremiyorum kendimi. Kendimi ifade etmek için süslü püslü deri bir eldiven geçirmişim sağ elime. Sigara içiyorum o elimle. Sol elim boşta. Bol bir erkek pantalonu var altımda. Ve üstünde süslü püslü parıltılı simli bir t-shirt. Spor ayakkabılar. Çakışan tarzların uyumsuzluğunu taşımayı seviyorum üstümde. Bir tek öyle ifade edebiliyorum kendimi. Fakat o eldiven yüzünden yemediğim laf kalmıyor. İnatla çıkarmıyorum. Herkes herşeye müdahale ediyor. Gerildikçe geriliyorum, darlanmalar geliyor, kaçma isteği. 
Tam o anda kalkıyorum yerimden. Hava almaya. Amacım biraz yalnız kalmak, tek başıma da olsa kendime kendim olabilmek. Kapının önüne çıkıyorum. Çantasız gelmişim o gece, erkek pantalonum var ya herşeyi sıkıştırmışım ceplerime. Hava almaya çıkıyorum ama yakıyorum yine bir sigara. Sol elimi kendi belime sarıyorum. Sağ elimin dirseğini belime yaslıyorum. Sigara ağzıma yakın duruyor. Hiç bir duman kaçsın gitsin havaya karışsın istemiyorum. Kafamı kaldırmadan yerdeki taşlara bakarak sömürüyorum o sigarayı. Titriyorum hafiften. Soğuk değil hava, ben sinirden titriyorum. Tam o sırada sen geliyorsun, yüzün yok, sesin yok. "Üşüdün mü? diyorsun.
Sinirliyim ya, o sırada senden çıkarmaya çalışıyorum sinirimi. Sanki seni tanıyormuşum da hoşgörürsün diye düşünüyorum. Kafamı kaldırmadan "Hayır" diyorum. Aslında o sırada yanıma gelmesini beklediğim insan sensin de, ben farkında değilim sanki. Kafamı kaldırıp sana bakıyorum. Seni daha önce hiç görmemişim ama sanki gözlerinden bir tanıdıklık var. Sanki kimsenin anlayamadığı hislerimi okuyorsun gözlerimden. Kızmıyorsun sert sesime ama ben yinede özür diliyorum senden. Gülüyorsun. 
"Kaçmak ister misin benle, belliki gitmek istiyorsun?" diyorsun. O kaçma isteğini hissediyorsun gölgemde. Bir içeri bakıyorum, "Şu anda şurdan tanımadığım bir adamla gitsem, belki sapıktır tecavüz eder sonrada öldürür" diyorum.
"Ama belki de kendim olabilirim onun yanında" diyorum.
İkinci belki ağır basıyor. Her şeyi herkesi geri de bırakmayı göze alıyorum bir an için. 
Kafamı sallıyorum. İçeri son bir kez bakıyorum, yokluğum farkındalık yaşamayı haketmiyor. 
Elimi tutmuyor, fazla yaklaşmıyorsun bana. O anda nereye kimle gittiğimin bir önemi yok zaten.
Varlığın bile yetiyor. Varlığınla bile ben kendim oluyorum senin yanında.
Hiç bir yere ulaşmıyoruz seninle, bir yere varmıyoruz. Ben bir yere varmak istemiyorum zaten, bu yolculuk hep devam etsin, ben hep kendim kalayım, hiç bir maske takmayayım istiyorum.
Sonra bitiyor bu sahneler, aklımda bir hayal kalıyor.
Ve biliyor musun biz aslında seninle hiç karşılaşmadık, hiç konuşmadık, hiç tanışmadık ve hiç göz göze gelmedik.
Ama sanki kendim olabilirim senin yanında.


3 yorum:

deeptone dedi ki...

bu blog sadece sana ait değil mi?
:)

Firste dedi ki...

sadece bana ait.. :))
niyeki? :)

The Merika dedi ki...

gözgöze gelmedik bile ?pardon ama adın neydi sevgilim ? :):)