17 Eylül 2012 Pazartesi

Her şey

İçinde umut barındıran bir hayalkırıklıgından bahsedeceğim şimdi sizlere.
"Bir varmış, bir yokmuş"la başlayan ama "Sonsuza kadar mutlu yaşadılar"la bitmeyen.

İki insan düşünün, insan ömrü için çok kısa olan bir sürede, yozlaşmış olan hayatta her türlü pisliği beraber göğüslemiş olsunlar. Bir an için bile birbirlerini yargılamamış, yadırgamamış ve birbirlerine kızamamış olsunlar. Ara ara birbirlerinden kopmuş yine de hep birbirlerine geri dönmüş olsunlar. Kimsenin kötü konuşmasına izin vermemiş, hep savunmuş, ölümüne savunmuş olsunlar birbirlerini.
Ve tekrardan yargılamamış, yadırgamamış olsunlar.

Ta ki, ruhları ve bedenleri karışana kadar.
Sonra her şey birdenbire değişmeye, yükler ağırlaşmaya, lekeler göze batmaya başlamış olsun. Yadırgamak başlasın sonra. Sinir olmak başlasın. Bir taraf, bütün yaşananlardan sonra "Sonunda kavuştuk" derken, diğer taraf hep kaçıp kurtulmak istemiş olsun. Kaçsın sonra, kurtulsun.

Birini arkasında bırakmış olsun. "Unut" demiş, "Kurtul benden" demiş olsun. Çok kolaymış gibi.
"Seni başkalarına bırakmam" uyku arasında kurulan hayal bir cümleye dönüşmüş olsun. Çocukca verilen sözler, büyümenin etkisiyle birer yalandan ibaret olsun.

Bundan sonrası geçmişin izlerine küfrederek ağlanan gecelerle dolsun. Bundan sonrası onun ismiyle uyuyup, onun ismiyle rüya görüp, onun ismiyle uyanmak olsun. Bıraktığı yerde kalmak olsun. Sesini duyup kendini sokaklara atmak olsun. Bunca seneden sonra yalnız kalmak olsun. Bunca seneden sonra tekrar bulup kaybetmek olsun. Bunca sene onun varlığıyla dolu olduktan sonra şimdi bomboş hissetmek olsun. Herkese çok kolayken, ona ulaşamamak olsun, Her şeye çok geç başlanmış olsun. Her şey kaybedilmiş olsun. Biri için. Bütün savaşlar kazanılıyor gibiyken, elde avuçta koskocaman bir yenilgi kalmış olsun.

Yine de, bir umut olsun ki, nefes almak devam edebilsin. Umutsuzca çırpınışların biteceğine inanarak devam edilmeye çalışılsın. Geriye bırakılan, yaşadığı her şeye söverken, geçmişi değiştirememenin acısını yaşasın. Tekrar ve tekrar. Yaptığı hataların bedelini bu kadar ağır ödemiş olmak vursun dört bir yandan.

Vursun, vursun, hep daha çok vursun. Ödesin bedelini, sanki geri dönecekmişcesine açsın yorgun gözlerini karanlık sabahlara. Vursun, vursun daha çok vursun. Acısını çıkartsın. Çaresizce sarılsın bir hayale. Herşeyini tümden kaybettiğini kabul etmesin asla. Şimdilik desin. Bu acı sadece şimdilik. Sonra gelecek. Bitecek bu yalnızlıklar.
Evet bunları desin.

Sonra....sonra ne olacağını ben bilmiyorum. En nihayetinde bu benim hikayem değildi.
Ve o iki insanı da aslında ben tanımıyorum.

(.)

Hiç yorum yok: