28 Kasım 2010 Pazar

Dengesiz bir Korkak

Eskiden yazılarım korku filmi gibiydi.Gözyaşlarımın isyanlarını paylaşırdım.Yüreğimi kan götürürdü falan.Her sahneyi zihnimde canlandırmak gibi bir huyum var benim.Rahatsız olurdum o görüntülerden, ama yine de o şekilde yazmaya devam ederdim.

Korku filmlerinden de çok korkarım ben zaten. Ama izlemektende vazgeçemem. Hoplayıp dururum o koltukta. Gözlerime ellerimle siper yaparım ama aradaki boşluklardan illaki bakmaya çalışırım. Kimi kandırıyorsam artık. Sarıldığım yastıkları dişlerim bir de. Korku filmi izlerken, bende korku filmi oluyorum yani. Bir keresinde bir korku filmi gecesinden sonra, bir arkadaşım korkutmuştu beni filmden bir sahne canlandırarak. Elime bıçak geçirip saldırmıştım kendisine.Bilinçsiz olarak tabi. Sonrada hüngür hüngür ağlamıştım. Evdekiler deli demişti bana. Zaten normal bir insan olmadığımı hiç inkar etmedim. Sonra bir de uyuyamam ben izlediğim filmlerden sonra. En sıkıntılı kısım orası işte.
O yazılar da aynı o kıvamda işte. Ama yok bu blogta o yazılar, aramayın boşuna.
Yazı karakterim nasıl, neden ve ne zaman değişmeye başladı bilmiyorum. Ama değişti işte. Yapcak bir şey yok. Ben üzülmüyorum şahsen.

Tırnağım kırıldı demin.Duvara çarptım elimi. Normalde 'Allahım tırnağım kırıldı, dünyanın sonu olmalı' şeklinde bir hatun kişisi değilim. Ama tam ortadan kırıldı tırnagım, kanadı falan ve bende oturup ağladım acıdan. Şimdi de zonk zonk zonk zonkluyor. Evde kendimi oraya buraya çarpıyor oluşum ayrı bir boyut kazandı yani. O korku filmleri bana ne kadar zararlıysa, dengesizliğim ve sakarlığımda o kadar zararlı kendi bünyeme.
Durup durduk yerde kim yaralamış kendini arkadaş yaa..
Gerçi o kanayan parmağımı gördükten sonra bu yazıyı yazmaya başladım, belki bir noktada işe yaramıştır bu yaralanma. Tamam saçmaladım.
Ama zaten hayatın sırrını bulduğumu iddaa ederek başlamadım bu yazıya.
Hem ben size mutluluğun resmini de çizmeyeceğim.
Beklentilerde anlaşalım.

Kırılmış tırnak resmi koyacaktım buraya, fakat karşıma o kadar iğrenç resimler çıktıki vazgeçtim.Midem bulandı birde. Hayır parmagımın su anki halinide paylaşmaycağım sizinle. Belki kim olduğumu anlarsınız falan. Mazallah.(ıyk hiç sevmedim bu kelimeyi)
An itibariyle bir insanın ders çalışmamak için neler yapabilceğinin canlı aynı zamanda kanlı örneğiyim.

Son zamanlarda agresifliğim yön değiştirdi. Aileme kızmıyorum artık. Arkadaşlarıma da kızmıyorum beni anlamadıkları için. Ben çevremdeki, aslında bir b.k olmayan ama çok bir şeymiş gibi davranan, ve karşısındaki insanı alttan alttan ezmeye çalışan insanlara kızıyorum.
Dediğim odur ki:
" 3 kuruşluk adamlarla, 5 kuruşluk muhabbet etmeyeceksin "Aradaki 2 kuruş farka satarlar seni" "

Evet yine paragraflarım birbirinden anlamsız oldu. Ama ben yinede farklı paragraflarda olmalarına rağmen birbirlerini tamamlayan cümleler yazdım. Yeteri kadar dikkatli okursanız sizde farkedersiniz. Ya da öle yapmayın anlamsız olsun bu yazı sizin için.
Ama belli mi olur eğer yeteri kadar uslu olursanız, belki Şirinleri bile görebilirsiniz.


PS: Tırnağın içindeki tırnağın içinde yazanı bir arkadaşım tamamladı saolsun. Cümlesine saygı(n)!! LoL :)

Hiç yorum yok: