14 Nisan 2011 Perşembe

Hmm Humm

Sabahtan beri yazasım var. Sınava gitmek dışında hiç bir şey yapmadım okulla alakadar. Oysaki yapmam lazım. Babamın istediği bir konuşma hazırlamam gerekiyordu. Hazırladım. Kendisine yolladım. 'Değiştirmek istediğin yerler varsa değiştir babacım' dedim. Aradı hemen. 'Bir kelimesine bile dokunamam, her şeyiyle mükemmel olmuş' dedi. İnanılmaz mutlu oldum. Hani deselerki 'Bütün derslerinden geçtin, bitirme tezinde geçer not aldı özgürsün artık' o derece bi sevinç işte.

Sonra kendime macaron sipariş ettim. Hepsi menekşeli. Ama abartmışım sanırım. İki tane yiyince bayıldım. Evet gidip almaya üşendim.Biri bana menekşeli macaronun kimyasal acıklamasını yapsın. Bir yiyecek nasıl menekşeli olur? Ve nasıl bu kadar güzel olur? Evet bunu merak ediyorum. Hmmm

 Her soru işaretinden sonra nokta koymaya calıştığımı farkettim an itibariyle. Bu aralar yine bi garibim. Ufak şeylerle mutlu olabiliorum mesela ben. 1 mesaj mesela, cicili bicili, tamam bitti günüm kurtuldu. Daha da sırtım yere gelmez o 24 saat için gibi gibi. Şanslıyım bu konuda. İhtiyacım olan her şey

Bu cümlenin sonuna nokta koymak yok. Bitmemek üzere başlandı o cümleye.

Her şey bitiyor oysaki. Arkadaşlar sevgili oluyor. Arkadaşlık bitiyor. Ya da şekil değiştiriyor. Ama bitiyor bir şeyler işte. Sonra sevgililer ayrılıyor. Onlar da bitiyor. Cümleler tekil şahışla başlayıp, tekil olarak bitiyor. Nokta bile konuyor. Sonradan çabalamak boşuna. Arkadaşlıklar da bitiyor. Ben daha taze yaşadım öyle bi tecrübe. Ama o başka bir hikaye. Nokta.

İnsanlar çok garip. Birine değer veriyorsunuz ve o kişi sizi sırf can sıkıntısını gidermek için harcayabiliyor. Sonra siz tepki koyunca, 'Böyle olucağını düşünmemiştim ama ben sadece seni sinirlendirmeye çalışmıştım' oluyor. Özür kabahatten de beter gibi bir durum söz konusu. Aşk konusunda affedici olabilirim ama arkadaşlıkta affım yok benim. Hem arkadaş, arkadaş için böyle bir cümle de kurmaz.  E o zaman yalandan samimiyet görüntüleri sergilememize de gerek yok. Kankit olmaya gerek yok illaki birine saygı duymak için. Saçma sapan çocuk oyunlarıyla değerini düşürüyorsan insanların gözünde, sonuçlarına katlanacaksın. Bu kadar basittir bu. Nokta.  

Bu aralar yazmakta zorlanıorum. Sadece parça parça cümleler geliyor aklıma. Otursam hikaye çıkartırım onlardan çıkartmasına da, zaman yok. Zamanım bol bol olsa, sadece yazarak çok mutlu bir insan olabilirim ben. Hiç bir şeye atarlanmam o zaman. Bu kadar şikayetçi de olmam üstelik. Bu da bukadar basit. Nokta.

İnsanlar sıkılınca yada streslenince (Bu nası bi kelime oldu böyle ya neyse), stres toplarıyla oynar, bense yapıştırmalarla oynuorum. Hani şu bildiğimiz bebelerin oraya buraya yapıştırdığı yapışkanlarla. Eskiden de uhularla oynardım. Ama onun başka amaçlar için kullanıldığını öğrenince vazgeçtim. Bide bir ara silgi tozu biriktirirdim. Simlerle falan karıştırırdım. Eskiden kırtasiyeler vardı. Sahi nerde şimdi o eski kırtasiyeler. Hem sanırım Uhu yerinede artık Pritt var. O diilde silgi tozu olayımı düşününce, 'Ne salakmışım nan ben' dedim. Yazık anneme, her yere dökülürdü o pislikler.

Şu anda çok rahatlamış hissediyorum kendimi. Haftaya sadece 1 sınavım var. Fakat sanırım bu rahatlamamın nedeni, bugun yaptığım kozmetik alışverişi. Erkeklerle kadınlar arasındaki farklardan biri de budur, kadın para harcayınca mutlu olur. Ama sonra 'Çok para harcıo' olurlar. Erkeklere güzel gözükmek için yaptığımız makyaj için gerekli olan malzemelerinin ne kadar pahalı olduğundan haberleri yok tabi. He bunlarla uğraşmayınca da 'PAsaklı, kendine hiç bakmıo' oluruz. Bunu yapmayın işte. Durum böyleyken, bir kadının 5 dakika içinde 3 basamaklı bir masraf yapmasına şaşırmayın. Oluo yani çok zor değil. Piyasa pahalı napalım.

Tamam yeter, anca bu kadar saçmalayabildim. Ama bence ciddi söylediğim şeyler de var cümlelerin altında.

Hiç yorum yok: